CUMA HUTBESİ
Hutbe – Anne-babanıza “öf” bile demeyiniz
06 Mayıs 2011Muhterem müminler!
Anne ve babalarımız bizim dünyaya gelmemize sebep ve vesile olan, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, tabiri caizse uğrumuzda kendilerini paralayan insanlar olarak, Allah’tan sonra saygıya en layık ve en önemli insanlardır. Nitekim Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’inde: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsra Suresi, [17:23]) buyurarak buna işaret buyurmuştur. Ayette Rabbimiz, kendisine kulluk edilmesini talep ettikten hemen sonra ana ve babaya iyilikte bulunulmasını emretmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) de, büyük günahları sayarken şöyle buyurmuş ve onların arasında anne ve babaya itaatsizlik edilmesini de dile getirmiştir: “Büyük günahlar şunlardır: Allah’a ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek.” (Buhârî, Eymân ve’n-nüzûr 16)
Aziz kardeşlerim!
Anne ve babalara saygı gösterilmesi ve itaat edilmesinin sebep ve hikmeti olarak da Kur’an’ımız şu hususlara dikkatlerimizi çekmiştir: “Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.” (Lokman Suresi, [31:14]) “Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!’ diyerek dua et.” (İsra Suresi, [17:24]) Ana ve babaların bu derece hak ve konumlarının yüksek olması sebebiyledir ki, gayri müslim bile olsa onlara saygı ve ikramda kusur etmememiz gerektiğini Peygamber Efendimiz öğütlemiştir. Hz. Ebû Bekir (ra) Efendimizin kızı Esmâ (ra) anlatıyor: İslamiyet’i kabul etmemiş olan annem Resûlullah (sav) zamanında yanıma gelmişti. Resûlullah’ın görüşünü almak için: “Annem, beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim?” diye sordum. Peygamber Efendimiz (sav): “Evet, annene iyi davran!” buyurdu. (Buhârî, Edeb 8)
Değerli kardeşlerim!
Anne ve babalar hayatta iken onların rızalarını almak, öldükten sonra da arkalarından dua etmek ve onlar için hayru hasenatta bulunmak bir evlatlık görevidir. Zira Peygamber Efendimiz (sav), “Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun” (Müslim, Birr 9, 10) buyurarak adeta beddua etmiştir. Buna göre anne ve baba hangi yaşta bulunursa bulunsun, evladın onlara karşı görevlerini yapması gerekir. Anne, baba varlıklı olabilir; evlâdının parasına ihtiyaç duymayabilir. Hatta kendilerine bakan, işlerini gören hizmetkârları da bulunabilir. Bu durumda bile evlada düşen görev, onların gönlünü almak; isteklerini yerine getirmektir. Çünkü paranın herşeye gücü yetmez. Sevgi dolu bir bakış, candan bir davranış, muhabbetle kucaklayış, parayla alınabilecek şeyler değildir. Bir kere düşünelim. Bizler çocukluk günlerimizde güçsüz idik. Ne karnımızı doyurabilecek imkanımız, ne de yiyecek ve içeceklerimizi ağzımıza götürmeye idrakimiz vardı. Bunların hepsini analar ve babalarımız üzerlerine aldı ve bizler yetişmiş olduk. Bu defa da yolun sonunda onlar bizim çocukluk yıllarımıza döndüler. Öyleyse şimdi sıra bize geldi. Onlara sahip çıkacağız, itaat ve iltifat edeceğiz, gönüllerini hoş edecek ve yardımlarına koşacağız. “Rabbim! Onlar beni küçüklüğümde nasıl koruyarak büyüttülerse, şimdi sen de onlara öyle merhamet et!” (İsrâ Suresi, [17:24]) ayetindeki gibi onların selameti için bol bol dualar edeceğiz.
IGMG İrşad Başkanlığı