CUMA HUTBESİ
Kur’an müminler için şifadır
03 Temmuz 2015Aziz Kardeşlerim!
İçinde bulunduğumuz şu ramazan ayında indirilmeye başlanan Kur’ân-ı Kerîm biz müminleri tüm hastalıklardan kurtaracak olan asıl şifa kaynağımızdır. Bu hakikati Rabbimiz şu şekilde ilan etmektedir: “Biz Kur’an’dan müminler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Kur’an zalimlerin ise ancak zararını artırır.”[1]
Muhterem Müslümanlar!
Allah’ın nice eşsiz güzel isimlerinden biri olan eş-Şâfî ismini zikrederken çoğunlukla beden hastalıklarımızın giderilmesi bağlamında zikrederiz. Yüce Rabbimiz’in dermansız dert yaratmayacağının, hastalıkların da birer imtihan olduğunun bilincinde olup şifayı yine O’ndan ümit ederiz. Bedensel bir hastalığımız olduğunda evvela gerekli doktorlara başvurup, iyileşmek için muhakkak uyulması gereken tavsiyeleri gözetir, elimizden geleni yaparak şifayı Allah’tan bekleriz. Fakat eş-Şâfî ismini zikrederken Rabbimiz’in bize Kur’an’ı şifa olarak göndermiş olduğu aklımıza pek gelmez. Asıl şifa kaynağımızın Kur’an olduğu gerçeğini sıklıkla unuturuz.
Değerli Müminler!
Düşünelim bir kere! Allah Şâfi’dir. Yani şifayı, hastalıklardan kurtuluşu ancak o verir. Allah, bizzat Kur’an’ı şifa olarak nitelendirdiğine göre, hayatımızdaki tüm hastalıklarımızın şifası da Kur’an’da demektir. Hiç düşündük mü? Allah’ın kendi ismine denk düşecek bir metni, bir hitabı bizlere sunmasının ardında nasıl bir hayati anlam yatmaktadır? Zira bedenimiz zayıf ve hasta olduğunda ne yapacağımızı biliyorsak, iç dünyamızın, kalbimizin, nefsimizin şifası için de başvuracağımız yeri bilmeliyiz. O yer şüphesiz ki Kur’ân-ı Kerîm’dir.
Aziz Kardeşlerim!
Kur’an’ın bizler için şifa olması şüphesiz ki, onu yalnızca yüzünden okuyup bu şekilde iç dünyamızı onarmasını beklememiz anlamına gelmemektedir. Evet, Kur’an’ı mutlaka bu şekilde de okuyacağız. Kur’an’ın her bir ayetini yüzünden okuduğumuzda ya da ayetlerini güzel bir makamda dinlediğimizde mutlaka içimiz huzur ve huşu ile dolacaktır. Fakat şifa bulmak bir hâlden başka bir hâle geçmeyi, bir oluşumu, bir dönüşümü, bir ilerlemeyi ya da fıtrata geri dönmeyi ifade ettiği için, bu şifayı ancak okuduğumuz ya da dinlediğimiz Kur’an’ı anlamak ile elde edebiliriz.
Muhterem Müminler!
Şifa dilemek ya da şifa aramak farkındalık demektir. Önce şifaya ihtiyaç duyduğumuzu, sonra da bu şifanın kaynağını ve yerini bilmek gerekir. Bizim farkındalığımız ise Allah’a kul olduğumuzu bilmektir. İşte Müslüman olarak bu farkındalığımız bizi, nefsimizi rahatsız eden, nefsimizi kerih olana yönlendiren hastalıklardan uzaklaşma gayretine götürecektir. Nasıl ki, bedenimizi rahatsız eden, doğal işlevini bozan şeyin ne olduğunu tespit edip tedavi ettirmek için dolaşıp duruyorsak, ruhumuzu, kalbimizi ve nefsimizi bozan şeylerin şifasını, çaresini de Kur’an’da bulacağız.
Haksızlık etmeyin, adaletli davranın, yetimi, garip olanı koruyun, ana-babaya saygılı, insanlara merhametli olun gibi pek çok şifayı dağıtan bu Kur’an’ın ayetleri âdeta bir ilaç gibi, gönlümüzün boğazından geçerek kanımıza karışmalıdır. Ki böylece, amellerimiz, davranışlarımız, ibadetlerimiz ve bizden sadır olacak her eylem sağlıklı ve şifalı olsun. Aksi takdirde Efendimiz’in buyurdukları gibi Kur’an bize şifa sunmayacaktır. Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Aranızda öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazlarından, oruçlarınızı onların oruçlarından ve diğer amellerinizi onların amelleri yanında az göreceksiniz. Onlar Kur’an okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağıya geçmez. Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar.”[2]
Rabbimiz bizleri Kur’an’ı hakkıyla okuyup anlayanlardan eylesin!
[1] İsrâ suresi, 17:82
[2] Buhârî, Fedâiu’l Kur’an, 36