Background Image
Previous Page  44 / 68 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 44 / 68 Next Page
Page Background

Dosya/Söyleşi

PERSPEKTİF

• SAYI 237 • OCAK

2015

44

sahip olan önleyici tedbir programlarına dâhil

edilmeleri uzun vadede Müslümanlara ne gibi

zararlar verebilir?

Eğer Müslümanlar hem cemaatler arasın-

daki birliği sağlamak hem de topluma faydalı

olmak konusuna bir çözüm bulamazlarsa, dev-

let ve siyaset tarafından Müslümanlara karşı

kullanıldıkları iddiası ortaya atılır. Selefi veya

Hizbut Tahrir gibi cami ve cemaat dışı bazı

gruplar, devlet ile diyalogta olan camilerin

gayrimüslümlerle birlikte Müslümanlara karşı

çalıştıkları iddiasında bulunuyor. Bahsettiğim

gibi düalist bakış açısına sahip olan bir insan,

bunu daima böyle görür. Cemaatler toplumda

yerlerini belirlerken bu Müslümanları nasıl ka-

zanabileceklerinin yollarını aramalıdırlar.

2012 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından ra-

dikalliği önleyici tedbirler başlığı altında bir

“Kayıp” kampanyası başlatılmış, bu kampanya

çok farklı kesimlerden tepki görmüştü. İçerikleri

incelendiğinde önleyici tedbirleri “kayıp” kam-

panyasının devamı olarak gören eleştirilere ne

cevap verirsiniz?

Meseleye devlet ve çoğunluk toplumu açı-

sından bakıldığında şimdiye kadar Müslüman-

lar, toplumu lisanları, kültürleri, müesseseleri

ve ticaretleriyle zenginleştiren insanlar olarak

değil; gerici, kızlarını zorla evlendiren, aile

içi şiddet uygulayıp cinayet işleyen ve devle-

tin parasını yiyerek terör eylemleri planlayan

insanlar olarak tanınmışlar. Almanya’da 60

farklı ülke kökenine sahip olan Müslümanların

artık dördüncü nesil olmalarına ve yarısından

fazlasının Alman vatandaşı olmasına rağmen

istatistikler toplumun büyük kısmının Müs-

lümanlardan koktuğunu ve onları istemediği-

ni gösteriyor. Siyaset ve medya ise çoğunluğa

göre hareket ediyor. Bu yıkıcı siyeset ve medya,

toplum ile barış içinde yaşayan yüzde 99,9’luk

orana değil, Alman toplumuna da zarar veriyor.

Çünkü bu toplumda en çok korkulması gereken

grup, insan düşmanı sağcı ve ırkçı gruptur.

“Aşırılık”, “şiddet eğilimi” gibi fenomenler-

le mücadele etmek konusunda Müslümanların

kendi önerileri nelerdir? Nasıl bir tutum, Müslü-

manların, İslam ve Müslümanların sorunsallaştı-

rılmadığı bir zeminde aşırılıkla mücadele etme-

lerine imkân tanır?

Tarihten güzel örnekleri inceleyelim: Resû-

lullah Mekke’yi 630 yılında putperestlikten

kurtardığında Müslümanlara takriben 17 yıl

şiddet uygulayan Mekkelilere nasıl davrandı?

Hz. Ömer Kudüs’ü işgal ettiğinde nasıl bir fer-

man yazdı? Aynısı Fatih Sultan’ın İstanbul’u

fethi için de geçerli. Suriye ve Irak’ta tevhid

sancağı altında insanları farklı din ve mez-

heplerinden dolayı katleden ve topraklarından

süren “Müslümanların”, Kur’an ve Sünnet’ten,

ilim, edep ve ahlak prensiplerinden ne kadar

uzak oldukları ortada değil mi?

Çözüm önerilerimiz, İslam’ın temel hedef-

lerinden biri olan maslahatı gerçekleştirmek

olmalı. Devlet ve medya mensuplarına İslam’da

her türlü toplumsal soruna çözümün olduğunu

ispatlamak ile mükellefiz. Eğer eksiklerin gide-

rilmesi için toplumdaki her türlü müessese ile

(özellikle okullar ile) beraber çalışılmazsa ve

bu müesseseler de bizlerin yardımına muhtaç

olduklarını kabul etmezlerse, her gün günde-

me getirilen İslam’a susamış gençler, bilgile-

rini sadece veya özellikle internetten almaya

devam edecek ve merhamet ve edepten uzak

Resûlullah Mekke’yi 630 yılında putperestlikten kurtardığında Müslüman-

lara takriben 17 yıl şiddet uygulayan Mekkelilere nasıl davrandı? Hz. Ömer

Kudüs’ü işgal ettiğinde nasıl bir ferman yazdı? Suriye ve Irak’ta tevhid san-

cağı altında insanları katleden ‘Müslümanların’, Kur’an ve Sünnet’ten, ilim,

edep ve ahlak prensiplerinden ne kadar uzak oldukları ortada değil mi?