Background Image
Previous Page  40 / 68 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 40 / 68 Next Page
Page Background

Dosya

Stephan Mayer

(CDU/CSU İçişleri Çalışma

Grubu Sözcüsü)

“Somut saldırı planları açığa çıkmış olmasa da

radikalleşmiş İslamcılar aracılığıyla oluşan tehdit,

Avrupa’nın diğer ülkelerinde de olduğu gibi

ciddi bir seviyede bulunmaktadır.”

Foto:

©

HenningSchacht

...

Heiko Maas

(SPD-Federal Adalet Bakanı)

“Genç insanların radikalleşmesini engellemek

için önleyici tedbirler alanında ne yapabile-

ceğimizi daha yoğun bir şekilde tartışmamız

gerekiyor.”

26.10.2014

Selefi taraftarlarının sayısının 6.300’e yükseldiği-

ni, sene sonunda bu rakamın 7.000’e çıkabilece-

ğini belirten Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı

Hans-Georg Maaßen, birkaç sene önce bu

sayının 2.300 olduğunu ifade ederek,“Bu endişe

verici.”dedi.

25.10.2014

yaşanılan şartların gereklerine uygun pragmatik

bir pasiflik olarak kabul edilmektedir. Başka bir

ifadeyle, küresel siyaset bazında baktığımızda

özellikle Filistin ve yine özellikle son yıllarda Tür-

kiye’de olup biten gelişmelerin dünya ve Alman

medyası ve siyasetinde ele alınış biçimiyle, Müs-

lümanların Alman medyasının yanı sıra kendi ül-

kelerininmedyasını da takip etmelerinden oluşan

farklı algılar, Alman kamuoyu ile Müslümanlar

arasında adalet anlayışı ve siyasi tutum açısın-

dan uçurum olarak nitelenebilecek bir mesafe

oluşmasına katkı sağlamaktadır. Bu konuda ken-

di fikirleri için sözcü arayan genç nesil, kamunun

temsilcisi konumundaki aktörler arasında yer

almayan ve kamudaki algıya karşı kendi adalet

anlayışlarıyla uyumlu, muhalif tutum sergileyen

şahıslara ve gruplara yönelebilmektedir.

Gerekli tutumun mevcut yapı ve Müslüman-

lar tarafından ortaya koyulamamasının arayışlara

sevkettiğinin bir örneği olarak, Müslüman genç-

lerin medya ve sosyal medyada Jürgen Todenhö-

fer’in Orta Doğu’da Müslümanlara yapılan hak-

sızlıklarla ilgili genel kabulün karşısında ortaya

koyduğu tavır ile kazandığı sempati tartışılmaz

boyuttadır. Bu açıdan yaklaşıldığında İslami ku-

ruluşların ve siyaset, medya ve bilim dünyasında-

ki Müslümanların pasiflikleri veya yetersizlikleri,

genç tabanda biriken hoşnutsuzluğu ve güvensiz-

liği artırmakta ve Müslüman genç kitleyi temsil

konusunda yalnız bırakmaktadır. Bunun bir yan-

sıması olarak, bir fikrin ve/veya siyasi olayları yo-

rumlama perspektifi etrafında buluşma imkânı-

nın oluşmaması, gençleri aynı zamanda bir araya

gelebilecekleri ve fikrî ve siyasi düşüncelerini

paylaşıp geliştirebilecekleri alternatif ortamlar-

dan mahrum bırakmaktadır.

Lokal ve küresel düzeyde ortaya çıkan olum-

suzluklara karşı tepki duyulmasının yanı sıra,

dindarlıklarını yaşama arzu ve ihtiyacı da genç-

leri farklı arayışlara sevkedebilmektedir. Sahih,

otantik bir din anlayışı arayışında olan genç nesil,

ilk adım olarak dinin özüne dönüş ihtiyacı hisset-

mektedir. Bu ise onları, kaynak olarak Kur’an ve

Hadis’e ve bunları gerçekleştiren örnekler olarak

Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Sahabe’ye (a.s.) yönlen-

dirir. Bu kaynaklara dayanması ve o özü taşıması

açısından, bilimsel manada Ehl-i sünnet anlayışı-

nın, yaşantı boyutuyla da Anadolu tasavvufunun

sahih bir İslam anlayışı ihtiyacına örneklik teşkil

edebilme özelliği varken ve Almanya’daki Müslü-

manların büyük bir çoğunluğu da bu anlayışı be-

nimserken, bunların etkisiz kalması sorgulanması

gereken bir durumdur.

Bu durumun sebeplerinden biri, yeni nesil

genç Müslümanların bu birikime kolayca ulaşa-

bilecekleri dillere (Türkçe ve Arapça gibi) hâkimi-

yetlerinin önemsenecek ölçüde zayıflaması, bir

ölçüde de Almanca’nın da bu muhteva ve ruhu

ortaya koyabilecek bir geleneğe ve birikime sahip

olmamasıdır. Geleneksel sünni İslam algısında

oldukça müspet bir konuma sahip olan Asr-ı sa-

adete duyulan özlem, Hz. Peygamber’in örnekliği

ve sahabe övgüsü, geleneksel Ehl-i sünnet anla-

yışının ve tasavvufun yüzyıllar içinde geliştirdiği

irşad ve eğitim anlayışının çok önemli olgularıdır

ve şiddet eğilimli ekstremizmin gelişmesine mani

olan cami ve derneklerin pratiklerinin omurgası-

nı oluşturmaktadır.

Buna mukabil şiddet meyilli ekstremizme

götüren sebepler arasında yukarıda zikredilen ge-

leneksel din anlayışı da dâhil olmak üzere, bazı

kesimler tarafından dinin kopmaz bir parçası

olarak yorumlanan sakal ve cübbe gibi unsurları

da içine alan bilimsel tanımlamalar ile birlikte

akademyada ortaya koyulan İslam yorumlarının

(geçtiğimiz senelerde cereyan etmiş tartışmalara

bir göz atmak yeterli olacaktır) bazı Müslüman

gençler tarafından benimsenmemesi, bu alanın

temsilcileri hakkında da olumsuz kanaatlerin

gelişmesini beraberinde getirmektedir. Din ek-

PERSPEKTİF

• SAYI 237 • OCAK

2015

40

IRAK VE SURİYE’DEKİ GELİŞMELERİN SİYASİ DİSKURA ETKİSİ