Background Image
Previous Page  30 / 68 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 30 / 68 Next Page
Page Background

Dosya

11 Eylül’ün ardından Avrupa ülkelerinde

İslam ve Müslümanlar hakkında yeni bir söy-

lem oluştu. Avrupa ülkelerinde azınlık olarak

yaşayan Müslümanlara doğrudan aktarılan

bu diskurun ana sorusu, İslam’ın demokrasi,

özgürlük, kadın-erkek eşitliği gibi değerlerle

uyumu ya da şiddete dairdi. Bu diskurun Orta

Doğu’daki çatışmalar ya daMüslümanlarınHz.

Peygamber (s.a.v.) hakkında yayımlanan kari-

katürlere tepkilerinden etkilenmesiyle İslam

ve Müslümanlar daha olumsuz bir konotasyon

kazandılar. Bu ilişkiler örgüsü Müslümanların

demokratik düzene sadık olamayacaklarına

dair genel bir şüpheyi beraberinde getirdi. Bu

söylem giderek, suç işleyen insanlar ya da suç

eylemiyle ilgilenmekten çıkıp, suç işleme po-

tansiyeline sahip olduğuna inanılan insanlar

ve suçlu üretebilme potansiyeline sahip oldu-

ğu iddia edilen kesimlerle ilgilenmeye başladı.

Diğer yanda Selefi akımların mensupları,

genelde Avrupa’da özelde ise Almanya’daki

bütün Müslümanların ufak bir kısmını oluş-

turmalarına rağmen medyanın da abartma-

sıyla Müslüman cemaatin içerisinde geniş bir

Tanımlama, Aktör ve

Normatif Sorunlar

Önleyici tedbirler, sorunun tanımlanması, katılacak aktörler ve normatif açı-

dan farklı sakıncalara sahip. Müslümanların şiddet ve ekstremizm gerekçe

gösterilerek müdahil edilmeye çalışıldığı bu programlar hakkındaki sorunla-

rın tartışılması ise büyük önem taşıyor.

MURAT

GÜMÜŞ

*

etki alanına sahiplermiş gibi bir algı oluştu.

Üniversitelerde ya da şehir meydanların-

da düzenlenen seminerler, geniş izleyiciler

önünde ihtida merasimleri, internet vaaz-

ları ve Kur’an dağıtımları ile Selefi akım, İs-

lam diskurunun giderek merkezine oturmaya

başladı. Frankfurt Havalimanı’nda Amerikalı

bir askere saldırı ve Bonn’da aşırı sağcılar ile

Selefi protestocular arasında şiddetle sonuç-

lanan gerginlikler, Selefiliğin giderek güvenlik

odaklı bir perspektiften incelenmesine neden

oldu. Almanya’daki Selefilerin IŞİD saflarında

Suriye savaşına katılması, bu savaşçıların geri

dönmeleri, Kuzey Irak’ta Yezidiler ile IŞİD ara-

sındaki çatışmanın Almanya’ya taşınması ve

nihayet Wuppertal’de genç Selefilerin “Şeriat

polisleri” olarak meydana çıkmaları çoğunluk

toplumunda öfke ve korkuya neden oldu.

Medyada takip edilen söylemi siyasi diskur

izledi. Selefilerin Almanya’dan sınır dışı edil-

mesi isteği giderek daha sesli bir şekilde dile

getirilmeye başlandı. Fakat Suriye ya da Irak’a

savaşmaya gidenlerin (otokton ya da alokton)

“Alman” oldukları gerçeği üzerine sınır dışı

Federal polis, Berlin’de bir IŞİD savaşçısını tutuk-

ladı. Avrupa’ya dönüp bir saldırı planladığından

şüphelenen 30 yaşındaki zanlının Suriye’de sava-

şa katılıp yaralandığı ve internette yaralarıyla poz

verdiği belirtildi.

Anayasayı Koruma 2013 Raporu, İçişleri Bakanı

Thomas de Maizière ve Anayasayı Koruma

Dairesi Başkanı Hans-Georg Maaßen tarafından

kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda Selefi destek-

çilerinin arttığı belirtilirken, Suriye’ye giden

Alman Selefilerin oluşturduğu güvenlik riskleri

ele alındı.

Herford’ta IŞİD’e karşı prostesto gösterisi için

başvuran bir restoran sahibine ve 4 Yezidi’ye sal-

dırılması üzerine içinde Selefiler, IŞİD destekçileri

ve Yezidilerin bulunduğu gruplar birbirlerine

taş ve şişelerle saldırdı. Aşırı gruplar ile Yezidiler

arasında karşılıklı şiddet eylemlerinin meydana

gelmesi, Almanya’da“İslamcılar”konusunu

yeniden alevlendirdi.

15.06.2014

18.06.2014

06.08.2014

PERSPEKTİF

• SAYI 237 • OCAK

2015

30

IRAK VE SURİYE’DEKİ GELİŞMELERİN SİYASİ DİSKURA ETKİSİ