Background Image
Previous Page  15 / 68 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 15 / 68 Next Page
Page Background

15

OCAK 2015 • SAYI 237 •

PERSPEKTİF

©

Flickr.com/ gruenenrw

Ekim ayından beri Dresden’de ve Alman-

ya’nın başka şehirlerinde protesto gösterileri

düzenleyen ve kendilerini “Batı’nın İslamlaştı-

rılmasına Karşı Vatanseverler Hareketi” (Pegida

– Alm. “Patriotische Europäer gegen die Islami-

sierung des Abendlandes”) olarak tanımlayan

hareket, Almanya’nın gündemini en çok meş-

gul eden konular arasına girdi. Müslümanlara

ve göçmenlere tepki gösterilen Pazartesi yürü-

yüşlerinin organizatörleri, daha fazla insanın

teveccühünü çekmek gibi pragmatik bir niyetle

olsa gerek Pegida’nın farklı inançlara, farklı kö-

kenlere ya da milletlere karşı oldukça tolerans-

lı olduğunu vurguluyor. Avrupa genelindeki sağ

popülist siyasetçilere göre oldukça barışçıl ve

demokratik bir şekilde seyreden eylemler, halkın

tam“merkez”inden vatandaşların katıldığı ve ta-

bii korkuların dile getirildiği bir platform olarak

görülüyor. Oysa savaş mültecilerine değil, sosyal

sistemi istismar eden “ekonomi mültecileri”ne;

yine Müslümanlara değil, Almanya’ya intibak

edememiş kriminallerle şiddet yanlısı “İslamcı-

lara” karşı olunduğu vurgulansa da son yürüyüşe

18 bin insanın katıldığı eylemlerde çok farklı pa-

rolalar dikkat çekiyor. Bu yürüyüşlerde son sene-

lerde İslam eleştirisi olarak kamuoyunda büyük

rağbet gören argümanlara bariz ırkçı, dışlayıcı ve

mantıksız ifadeler eşlik ediyor. Alman siyasi kül-

türünde sağ popülist damarın yerleşik bir yere

sahip olduğunu bilen Birlik politikacıları (CDU/

CSU) eylemlere katılanların korkularını anlamak

gerektiğini, ama Almanya’da ırkçılığa yer olma-

dığını vurgularken; sol partiler Federal Adalet

Bakanı Heiko Maas’ın (SPD) açıklamalarında ol-

duğu gibi protestoculara anlayış göstermek gibi

bir ikiyüzlülüğe gitmek yerine onları gerçeğe da-

vet etmenin faydalı olacağını ifade ediyorlar.

Öte yandan görevi döneminde Almanya İs-

lam Konferansı’nı ağırlıklı olarak “güvenlik ve

terörizm” konuları etrafında şekillendirmeye ça-

lışan ve böylece Müslümanları güvenlik alanın-

da sorunsallaştırma konusunda müthiş bir çaba

gösteren eski İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich

(CDU), Pegida ve AfD gibi sağ popülist oluşumla-

rın, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in “orta

yol diskuru”ndan beslendiğini ifade etti: “Sayın

Merkel, (sağ popülist oluşumların argümanları-

nı dikkate alarak onları yok etmek yerine) SPD

ve Yeşiller’in konularını üstlenmeyi tercih etti.

Nükleer enerjinin plansız bir şekilde terk edilme-

si ile çifte vatandaşlığın yürürlüğe girmesi buna

örnektir.”

Almanya’da farklılıklara saygı ve çokkültürlü

toplum düzeninin, ancak iktidar partisinin sağ

seçmenlerini ihmal etmemesi sayesinde sağla-

nabileceğini ifade eden bu sözler, ülkedeki azın-

lıkların ne kadar garip bir durumla karşı karşıya

olduğunu da ortaya koymaktadır.

Öte yandan Saksonya Anayasayı Koruma Dai-

resi’nin Pegida’yı gözlem altına almak için yeter-

li neden olmadığını belirtmesinin yanında, ırkçı

pozisyonlarını “Hristiyan-Yahudi kültürü üzerin-

de yükselen Batı” tasavvuruyla meşrulaştırmaya

çalışan insanlara Almanya Protestan Kilisesi’n-

den (EKD) de tepki geldi. EKD Konseyi Başkanı

Heinrich Bedford-Strohm, Pegida’yı daha zayıf

insanlara karşı çıkmak amacıyla sokağa çıkan

insanların bir eylemi olarak görüp bunun kabul

edilemez olduğunu belirtirken, korkularının yer-

siz olduğunu eylemcilere anlatmak gerektiğini

ifade etti.

Ne yazık ki Pegida gibi oluşumları asıl bes-

leyen şeyin, İslam ve Müslümanları sorunsal-

laştıran, buna karşın İslam düşmanlığını “İslam

eleştirisi” ismiyle meşrulaştıran siyasi diskur

olduğunu belirten sesler oldukça cılız durumda.

Siyasi partiler toplumsal gruplar arasında nefret

oluşturan ve Müslümanların Almanya’daki gele-

cek tasavvurlarını olumsuz manada etkileme po-

tansiyeline sahip olan bu tarz hareketler üzerin-

den kar-zarar hesabı yapıp oy devşirme derdinde

olduğu müddetçe, sağ popülist hareketler kolay

elde edilmiş meşruiyet zeminlerinde serpilip bü-

yümeye devam edecekler gibi gözüküyor.