Background Image
Previous Page  11 / 68 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 11 / 68 Next Page
Page Background

terk ettiği düşünülen vatandaşların pasaportla-

rına ve bilet de dâhil olmak üzere seyahat dokü-

manlarına 30 güne kadar el koyma yetkisi verile-

cek. Bu uygulama hem Britanya vatandaşları için

hem de diğerleri için geçerli olacak.

“Ekstremist” kavramından tam olarak neyin

kastedildiği yasa tasarısında tanımlanmadığı

için ortada suistimal edilmeye açık bir durum var.

Aslında Manchester Emniyet Müdürü Sir Peter

Fahy’nin de dediği gibi, Birleşik Krallık bir polis

devleti olma yolunda ilerliyor.

Yasa tasarısı, bazı kullanıcıların tespit edile-

bilmesi için internet sunucuları üzerinden in-

ternet protokol adreslerinin tutulmasını öngör-

mesinden ötürü uzmanlar tarafından bireysel

özgürlükleri tehdit ettiği yönünde eleştiriliyor.

İnsan hakları örgütleri, hürriyeti ve ifade öz-

gürlüğünü kısıtlayıcı, aile hayatına zarar verici

geniş kapsamlı önlemler içerdiği ve Müslüman-

lar gibi toplumun bazı kesimlerini damgalayıcı

içeriğe sahip olduğu gerekçesiyle yasa tasarısı-

nın uluslararası insan hakları sözleşmesini ihlal

ettiğini söylüyorlar. Hâl böyle olunca hükûmetin,

kişilerin yurtlarına dönmelerini keyfî bir şekilde

engellemeyi yasaklayan Birleşmiş Milletler Kişi-

sel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin

12. maddesini yürürlükten kaldırmanın yollarını

arıyor olması hiç de şaşırtıcı değil. Oysa kişinin

vatandaşı olduğu ülkeye geri dönme hakkı 1948

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde koruma

altına alınmış durumda.

İsveç, Almanya ve Danimarka gibi ülkelerdeki

deradikalizasyon programlarından, aşırı fikirler-

le başa çıkma ve bunları bertaraf etme konusun-

da aile ve arkadaş çevresinin çok önemli bir yere

sahip olduğunu anlıyoruz. Fakat bu yasa tasarısı

tam aksine insanları sürgüne göndermeye sevk

ediyor.

Sadece May’in inisiyatifiyle 2010’dan bu yana

vatandaşlıktan çıkarma uygulaması koalisyon

hükûmeti zamanında dehşet verici bir orana (27

kişi) ulaşmış durumda. Bu yetki bilhassa hükû-

met nezdinde ikinci sınıf vatandaş olarak görü-

len Müslümanlara karşı uygulanmaktadır.

Birleşik Krallık’ta ulusal güvenliği temel ada-

let prensiplerinin önüne koymak gerektiğini vur-

gulayan, “Teröre Karşı Savaş” sloganıyla çeşitli

yürüyüşler yapıldı. Sonuç olarak, 2001 yılından

bu yana Birleşik Krallık hükûmetleri 1215 Mag-

na Carta’ya kadar uzanan yüzlerce yıllık bir yargı

geleneğini çiğneyen politikalar izlemiş ve yasalar

çıkarmıştır. Birçok uzman; ön yargının, sağlıksız

bilginin ve hatta fabrikasyon terör eylemlerinin

Birleşik Krallık’taki bütün terörle mücadele ya-

salarının ve yasa dışı olduğu kadar ahlak dışı da

olan faaliyetlerin dayanağı olduğu görüşünde.

Bu durum, Müslüman toplumun yabancılaştırıl-

masına ve kriminalleştirilmesine sebep olmanın

yanı sıra bir “güvenlik devleti”nin de oluşmasına

vesile olarak Britanya toplumunun büyük ke-

siminin yaşamında olumsuz etkilere sebebiyet

verdi.

Geçerli bir delil olmadan hükûmeti devirme

veya vatana ihanet suçlamalarında bulunma,

aynı zamanda haksız iddialar ortaya atma ve

hukuksuz soruşturma teknikleri uygulama anla-

mına da gelir. Bu uygulamanın özellikle muhalif

veya siyasal eleştirileri kısıtlama adına kullanıla-

bilme ihtimali de ortadadır.

*Ibrahim, Birleşik Krallık’ta gazetecilik yapmaktadır.

©

Flickr.com/ The Prime Minister’s Office

11

OCAK

2015 • SAYI 237 •

PERSPEKTİF